İçeriğe geç

Ardahan Göle nin neyi meşhur ?

Ardahan Göle’nin Neyi Meşhur? Sosyolojik Bir Bakışla Kültürel ve Toplumsal Dokunun İzinde

Toplumu anlamak, insan davranışlarını tek tek çözümlemekten çok daha fazlasını gerektirir. Bir sosyolog olarak, beni her zaman büyüleyen şey, bireylerin içinde yaşadığı kültürel örüntülerin onları nasıl şekillendirdiği, hatta çoğu zaman farkında olmadan yönlendirdiğidir. Ardahan’ın Göle ilçesi ise bu yönüyle son derece zengin bir laboratuvardır. Soğuk iklimiyle bilinen bu coğrafya, sıcak ilişkilerin, dayanışma ağlarının ve güçlü toplumsal normların iç içe geçtiği bir sosyal yapıya sahiptir.

Sorunun basit haliyle ifadesi “Ardahan Göle’nin neyi meşhur?” olsa da, bu yazıda bu meşhurluğu yalnızca gastronomik ya da doğal güzelliklerle değil, toplumsal yapının dinamikleri üzerinden ele alacağız. Çünkü Göle’nin meşhuru yalnızca tereyağı ya da balı değildir; dayanışma kültürü, cinsiyet rolleri ve kolektif yaşam biçimi de bu coğrafyanın görünmeyen miraslarıdır.

Göle’nin Sosyal Yapısı: Dayanışmanın Kültürel Kodları

Göle, Doğu Anadolu’nun karakteristik köy toplumsallığını en güçlü biçimde koruyan yerleşimlerinden biridir. Bu bölgedeki yaşam, kolektif üretim ve karşılıklı yardımlaşma temelleri üzerine kuruludur. Sert kış koşulları ve uzun süren kar mevsimi, bireyleri değil, toplulukları dayanışmaya zorlamıştır.

Köyde birinin evinde düğün varsa herkes katkı sunar; bir ailenin çatısı yıkıldığında, yeniden inşa edilmesi komşuların ortak emeğiyle olur. Bu, Emile Durkheim’ın “mekanik dayanışma” olarak adlandırdığı türden bir birlikteliktir — benzerlikler üzerine kurulu, güçlü ve duygusal bir bağlılıktır.

Bu dayanışmanın en somut örneklerinden biri, “imece” kültürüdür. Göle’de imece yalnızca tarla sürmek veya hayvan bakmak anlamına gelmez; aynı zamanda toplumsal bir ritüeldir. Bu ritüelde, erkekler fiziksel emeği üstlenirken, kadınlar sosyal bağı sürdürür. Böylece üretim kadar, ilişki ağları da yeniden inşa edilir.

Erkeklerin Yapısal İşlevleri: Gücün ve Korumanın Rolü

Göle’de toplumsal cinsiyet rolleri, geleneksel toplum yapısının belirgin özelliklerini taşır. Erkekler genellikle yapısal işlevleri yerine getiren, ekonomik üretim ve fiziksel güvenliği sağlayan aktörlerdir. Tarla işlerinde, hayvan bakımında ya da köy kararlarında erkeklerin ağırlığı hissedilir.

Bu durum, sadece ekonomik bir zorunluluk değil; aynı zamanda bir toplumsal prestij meselesidir. Erkek, ailenin adını, soyun devamını ve kamusal alandaki temsilini taşır. Bu yönüyle erkeklik, bir “statü” değil, yerine getirilmesi gereken bir “sorumluluk alanı” olarak algılanır.

Sosyolojik açıdan bakıldığında bu yapı, Talcott Parsons’un “işlevselci cinsiyet rolleri” yaklaşımıyla açıklanabilir: Erkekler, toplumun düzenini sürdüren araçsal (instrumental) rolleri üstlenir. Yani Göle’nin erkekleri, toplumsal yapının iskeletini ayakta tutan işlevsel direklerdir.

Kadınların İlişkisel Gücü: Bağ Kurmak, Hafıza Taşımak

Göle’de kadınlar, görünürde ev içi rollerle tanımlansa da, toplumsal ilişkilerin asıl dokuyucularıdır. İlişkisel roller olarak adlandırabileceğimiz bu işlev, sadece aile içindeki sevgi ya da bakım emeğiyle sınırlı değildir; toplumsal belleğin taşınması anlamına da gelir.

Köyde kadınlar, kimin kiminle akraba olduğunu, hangi ailenin geçmişte ne yaşadığını bilir. Düğünlerde, cenazelerde, doğumlarda veya hasat zamanlarında hep aynı kadınlar ön plandadır. Bu bağlamda Göleli kadınlar, toplumsal dokunun “yumuşak gücü”dür.

Sosyolojik açıdan bu durum, Pierre Bourdieu’nün “kültürel sermaye” kavramıyla açıklanabilir. Kadınlar, bilgi, gelenek, duygusal dayanışma ve sosyal bağlar yoluyla görünmeyen bir güç üretirler. Erkeklerin inşa ettiği yapısal sistemin içinde, kadınlar o sistemin devamını sağlayan duygusal akışın koruyucularıdır.

Göle’nin Meşhur Yanı: Kültürün Ekonomik Değeri

Elbette Göle’nin meşhur yönlerinden biri de doğrudan ekonomiktir: Göle kaşarı, balı ve et ürünleri ülke çapında bilinir. Ancak bu üretimin arkasında yine bir toplumsal sistem vardır. Hayvancılıkla uğraşan erkekler, süt üretimini organize ederken; kadınlar süt işleme, peynir yapımı ve satış ağı içinde aktif rol oynar. Bu işbölümü, görünürde geleneksel ama aslında son derece rasyonel bir ekonomik modelin sonucudur.

Böylece Göle’nin “meşhurluğu” bir ürünün tadından değil, o ürünü mümkün kılan toplumsal işbirliğinden doğar. Ekonomik üretim, sosyal ilişkilerle iç içe geçtiğinde, kültür bir gelir kaynağına dönüşür — ve Göle tam da bu dengenin örneğidir.

Sonuç: Göle’nin Meşhuru İnsanının Kendisi

Ardahan Göle’nin neyi meşhur? sorusunun yanıtı sadece “peynir” ya da “bal” değildir. Bu toprakların asıl meşhuru, dayanışmanın kültürü, kadınların ilişkisel gücü ve erkeklerin yapısal sorumluluğudur.

Bir sosyolog gözüyle bakıldığında Göle, küçük bir yerleşim biriminden çok daha fazlasıdır: Geleneksel ile modernin, toplulukla bireyin, kadınla erkeğin karşılıklı inşa ettiği bir sosyal laboratuvardır.

Şimdi sizden düşünmenizi isterim:

Sizin yaşadığınız yerde “meşhur” olan şey, gerçekten o ürün mü, yoksa o ürünü mümkün kılan insanlar mı?

Toplumunuzda dayanışma hâlâ üretim kadar değerli mi?

Ve siz, kendi çevrenizde hangi rolü üstleniyorsunuz — yapısal mı, yoksa ilişkisel mi?

Belki de bu soruların yanıtı, Göle’nin soğuk ikliminde değil; hepimizin içinde saklıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort deneme bonusu veren siteler 2025
Sitemap
cialismp3 indirhiltonbet yeni girişprop money