Rönesans Holding Türk Şirketi mi? Bir Felsefi Deneme
İnsan varlığını ve dünyayı anlamlandırma çabamızda, kuruluşlar da yalnızca ekonomik aktörler değil, aynı zamanda toplumsal anlamaya açık varlıklardır. Bir şirket sadece sermaye, yatırım ve yönetişimle tanımlanmaz; onun ontolojik “varlığı”, epistemolojik bilgisi ve etik sorumluluğu da vardır. Bu bağlamda, Rönesans Holding’in “Türk şirketi” olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceğini, aynı zamanda onun hangi anlamda bir varlık olduğunu, nasıl bilgi oluşturduğunu ve etik sorumluluklarının ne olduğunu birlikte düşünelim.
Ontolojik Perspektif: Rönesans Holding’in Varlığı
Ontoloji, varlık nedir, nasıl var olur ve ne türdir gibi sorularla ilgilenir. Rönesans Holding, 1993’te Erman Ilıcak tarafından kurulmuş, merkez ofisi Türkiye Ankara’da bulunan bir yatırım ve inşaat holdingidir. [1] Şirketin “Türk şirketi” olarak tanımlanması, ontolojik olarak onun hukuki kimliği, kurucusu, merkezi ve ana faaliyet coğrafyasına dayanır. Ancak aynı anda küresel ölçekte faaliyet göstermesi, uluslararası ortaklıklarla hareket etmesi gibi özellikleri de ontolojik hâlini zenginleştirir. Bu durumda şunu sorabiliriz: bir kuruluşun “Türk şirketi” olması yalnızca coğrafi/yasal bir tanım mıdır, yoksa kültürel, toplumsal ve değer sistemiyle de ilintili midir?
Epistemolojik Perspektif: Bilgi, İş ve Anlam
Epistemoloji açısından kuruluşların ne bildiği, nasıl öğrendiği ve bilgiyi nasıl ürettiği önemlidir. Rönesans Holding, inşaat, endüstri, enerji gibi alanlarda uluslararası ölçekte işler üstlenmiş, bilgi birikimini yurtdışında da uygulamıştır. [2] Bu bilgi üretimi, “Türk şirketi” etiketinin ötesinde bir küresel öğrenme ağının parçası olmayı gösterir. Dolayısıyla soru şudur: bir şirket hangi ölçütlerle “kendi ülkesinin şirketi” sayılabilir? Bilgi üretimi ve uygulaması yerelde mi yoğunlaşmalı, yoksa küresel işbirlikleriyle genişleyerek mi anlam kazanır? Rönesans’ın yurtdışı projeleri ve uluslararası ortaklıkları, Türkiye kökenli bir şirketin ötesinde, dünya ölçekli bir bilgelik kuruluşu imgesi de sunar.
Etik Perspektif: Sorumluluk ve Değer
Etik açıdan bir şirketin niteliği, sadece kâr etme kapasitesiyle değil, topluma, çevreye ve paydaşlara olan sorumluluğuyla da ölçülür. Rönesans Holding, sürdürülebilir finansman çerçevesi yayımlamış, yeşil ve sosyal projelere yönelmiş bir yapı olduğunu beyan etmiştir. [3] Buradan bakıldığında, “Türk şirketi” kimliği yalnızca ulusal bağlamda değil, etik bağlamda da anlam kazanır: davranışları, değerleri ve paydaşlarına dair sorumluluğu bakımından. Bu durumda “Türk” sıfatı, sadece yerel bağlılığı değil, aynı zamanda o coğrafyadan çıkan bir sorumluluk kültürünü de ifade edebilir.
Tanım ve Analiz: Türk Şirketi Mi?
O halde “Rönesans Holding Türk şirketi mi?” sorusuna yanıt verirken, yalnızca yasal ve coğrafi kriterleri göz önüne almamız yeterli değildir. Şirketin kuruluş yeri, merkezi ve kurucusu Türkiye’de olduğu için evet: yasal anlamda bir Türk şirketidir. Ancak felsefi bakışla daha derin bir yanıt sunabiliriz: bu şirket aynı anda küresel bir aktör, bilgi üreticisi ve etik sorumluluk taşıyan bir kuruluş olarak da varlık göstermektedir. Bu çok katmanlı varlık biçimi nedeniyle, “Türk şirketi” tanımı basitleştirici olabilir ama aynı zamanda anlamlıdır.
Dengeleme Gereği
– Yerel kimlik açısından: Merkezi, kuruluşu ve hukuki statüsüyle Türkiye’ye bağlıdır.
– Küresel kimlik açısından: Faaliyet alanları, uluslararası ortaklıkları ve bilgi ağları ile dünya ölçeğinde hareket etmektedir.
– Etik kimlik açısından: Sürdürülebilirlik ve sorumluluk anlayışıyla, yalnızca ekonomik değil toplumsal değer üretiyor gibi görünmektedir.
Bu üç boyut bir arada düşünüldüğünde, Rönesans Holding’in “Türk şirketi” tanımı bir çerçeve sunar ancak onun varlık hacmini, bilgi üretimini ve etik potansiyelini tam anlamıyla kapsamaz.
Sonuç ve Düşünmeye Daveti
Sonuç olarak, Rönesans Holding evet, yasal anlamda bir Türk şirketidir. Bu basit tanım doğrudur. Ancak felsefi olarak baktığımızda, onun ontolojik varlığı, epistemolojik bilgi faaliyeti ve etik sorumluluğu gibi katmanları sayesinde “Türk şirketi” tanımının ötesine geçtiğini görebiliriz. Kuruluşların hangi bağlamda kim olduklarını sormak, yalnızca etiketlerle yetinmekten öte derin bir düşünme pratiğidir.
Okuyucuya birkaç düşünceye açık soru bırakmak isterim:
– Bir şirketin “ulusal kimliği” ne kadar yerel bağlamla belirlenir, ne kadar küresel etkileşimle?
– Bilgi ve öğrenme ağları bakımından bir kuruluşun “kendi ülkesine ait” sayılması için hangi kriterler önemlidir?
– Etik sorumluluk açısından, bir şirketin yalnızca bulunduğu coğrafyaya mı yoksa tüm insanlığa mı karşı görevi vardır?
Bu sorular eşliğinde, bir şirketin kimliğini değerlendirirken sadece hukuki ve ekonomik kriterlerin ötesine geçebilir; o kuruluşun toplumsal ve felsefi anlamda ne olduğuna dair derinleşebiliriz.
—
Sources:
[1]: “Rönesans Holding”
[2]: “Rönesans”
[3]: “Rönesans Holding’den 350 milyon dolarlık sürdürülebilir finansman”