“2 Kulak Duymaması Yüzde Kaç Rapor Alır? – Psikolojik Bir Bakış Açısıyla”
Klinik pratiğimde, sessizliğe gömülmüş iki kulağıyla gelen bireylerin yalnızca işitsel değil, psikolojik bir yolculuğa da çıktığını gözlemledim. İki kulağında işitme kaybı olan bir kişi, çevresinden gelen sesleri ne kadar kaçırdıysa, iç dünyasında da o kadar çok soru ve duygu biriktiriyor. Bu yazıda yalnızca “2 kulak duymaması yüzde kaç rapor alır?” sorusunun yanıtını değil, bu durumun bilişsel, duygusal ve sosyal psikoloji açısından nasıl yorumlanabileceğini de ele alacağız. Kendinizle ve çevrenizle olan ilişkilerinizi yeniden düşünmeye davet ediyorum.
Rapor Oranı Nedir? Yasal Çerçeve
Öncelikle somut durumu hatırlayalım: ülkemizde işitme engeli raporu alınabilmesi için genellikle %40 ve üzeri engellilik oranı bulunması gerekiyor. :contentReference[oaicite:0]{index=0} Tek kulakta ya da her iki kulakta işitme kaybı söz konusu olabilir. Bu oranı belirlemek için odyometri testleri yapılmakta; her iki kulağın durumu değerlendirilmektedir. :contentReference[oaicite:1]{index=1} Eğer kişi her iki kulağında ciddi düzeyde işitme kaybı yaşıyorsa, rapor alma şansı artar. Ancak “2 kulak duymaması” ifadesi her zaman “tam sağırlık” anlamına gelmiyor; kayıp derecesine ve test sonuçlarına göre oran değişebiliyor. :contentReference[oaicite:2]{index=2}
Bu teknik verilere geçmeden önce psikolojik boyutlara bakalım.
Bilişsel Boyut: Duyma Kaybı ve Zihinsel Süreçler
İşitme kaybı, bilişsel düzeyde yalnızca “sesleri duyamamak” olarak değil, “anlayamamak”, “takip edememek” şeklinde tezahür eder.
– İki kulağında işitme kaybı olduğunda, kişi konuşma sırasında eksik bilgi alabilir. Bu eksik bilgi zihinde tamamlanmak zorundadır; bu da bilişsel yükü artırır.
– Sürekli “ne dedi?” sorusunu sorma, kulaklığı açma‑kapama gibi davranışlara neden olabilir. Bu durum zihinde dikkat azalması, revanşist bir bekleme hâli yaratabilir.
– Bu süreçte kişi kendini “geri kalmış” hissetme, bilişsel kapasitesinin düşmüş olduğu hissine kapılma riskindedir. Bu duygular zamanla öz‑çekinmeye, kendini yetersiz hissetmeye yol açabilir.
Bu nedenle rapor oranının teknik bir sayı olmasının ötesinde, kişinin zihinsel süreçlerini etkilenme düzeyiyle doğrudan ilişkili olduğu anlaşılmalıdır.
Duygusal Boyut: Sessizlikle Yüzleşme
İki kulağını da etkin olarak kullanamamak birçok duygusal tepki ortaya çıkar:
– Kayıp hissi: Seslerin eksilmesiyle birlikte çevreden gelen güvenlik sinyalleri azalabilir; bu da duygusal olarak “izole olma” hissine yol açabilir.
– Utanç ve çekingenlik: Konuşulanları kaçırmak, bir toplantıda ya da sosyalleşirken tepki verememek gibi durumlar kişinin kendini yetersiz hissetmesine neden olabilir.
– Yalnızlık ve depresyon riski: Sosyal iletişim zayıfladığında, kişi dış dünyayla bağ kurma konusunda gönülsüzleşebilir. Bu durum psikolojik açıdan risklidir.
– Reaktivite ve öfke: Sürekli yeniden dinleme, hatırlatma isteme gibi durumlarda kişi sinirlenebilir ya da çevresindekilere karşı sabırsız olabilir.
İşte bu duygusal süreç, yalnızca “kaç % rapor verilir” sorusunun ötesinde bir anlam taşır: kişinin yaşam deneyimiyle bağlanır.
Sosyal Psikoloji: İki Kulağın Sessizliği ve Toplumsal Etkileşim
İki kulağını etkin biçimde kullanamayan bireyin sosyal çevresi değişir. Bu değişim şu şekilde incelenebilir:
– Roller ve kimlik değişimi: İş‑eğitim‑arkadaşlık gibi sosyal rollerinde, işiten biriyle kurduğu iletişimin niteliği değişir. Bu da kimlik algısını etkileyebilir.
– Toplumsal etkileşimde bariyer: Sessiz ya da kısmen işiten bir kişi sohbetlerde geri planda kalabilir, yanlış anlamalar veya konuşmalardan çekilme davranışı sergileyebilir. Bu durum sosyal dışlanma hissine dönüşebilir.
– Çevresel algı ve stereotipler: İşitme engeli olan bireyler bazen yanlış anlaşılabilir ya da “duyamayan” olarak damgalanabilirler; bu etiketlenme sosyal psikoloji açısından önemli bir baskı unsurudur.
– Destek ağı ve uyum: İki kulağını duyamamak, bireyi özel destek ihtiyaçlarıyla karşı karşıya bırakır. Aile, arkadaş grubu, iş arkadaşları ve çevre desteği bu durumda kritik hale gelir. Bireyin “ben artık aynı değilim” hissi sosyal bağlarını etkileyebilir.
Öz‑Sorgulama İçin Sorular
– İki kulağınızda işitme kaybı varsa ya da böyle bir durumu değerlendiriyorsanız, “Sessizlik benim için ne ifade ediyor?” diye sorabilirsiniz.
– Günlük sohbetlerde, işitme zorluğu yaşadığınız anlarda duyduklarınızı tamamlamak üzere zihniniz ne kadar çalışıyor? Bu durum sizi yıpratıyor mu?
– Sosyal ortamlarda katılımınızı sınırladığınız, kendinizi geri çektiğiniz anlar oldu mu? Bu tercihimin altında sırf işitme durumu mu yatıyor?
– Çevrenizle işitme kaybınızı açıkça paylaşabiliyor musunuz? Destek isteyebiliyor musunuz?
Bu sorular, yalnızca teknik bir rapor alıp almama meselesi değil, “ben nasılım”, “dünyayla bağım nasıl?” sorularını gündeme getirir.
Sonuç: Rapor Oranı mı, Yaşam Kalitesi mi?
“2 kulak duymaması yüzde kaç rapor alır?” sorusuna teknik olarak yanıt, Türkiye’de engelli raporu alabilmek için genellikle %40 ve üzeri oran gerektiği yönündedir. :contentReference[oaicite:3]{index=3} Ancak bu oran yalnızca sayısal bir eşiktir. Asıl önemli olan, bu durumun bireyin bilişsel işleyişini, duygusal dünyasını ve sosyal ilişkilerini nasıl etkilediğidir. Rapor sadece bir belge değil; bireyin yaşam kalitesine dair bir göstergedir.
İki kulağında işitme kaybı olan bireylerin yalnızca “kaç %” ile değerlendirildiklerini düşünmek yerine, nasıl yaşadıklarını, ne hissedip düşündüklerini, çevreleriyle nasıl bağ kurduklarını anlamak gerekir. Bu farkındalık, hem destek mekanizmalarının geliştirilmesine hem de bireyin kendi içsel yolculuğunu kabul etmesine kapı aralar.
Etiketler: #işitmeengeli #işitmekaybı #psikoloji #bilişselpsikoloji #duygusalpsikoloji #sosyalpsikoloji #engellilik #yaşamkalitesi