Hobidi Gırtlak Ne Demek? – Bir Sözcüğün Kalplere Dokunan Hikayesi
Bugün size bir kelimenin hikâyesini anlatmak istiyorum. Hani bazı kelimeler vardır ya, kulağa hem tuhaf hem tanıdık gelir. “Hobidi gırtlak” da işte onlardan biri. Belki bir yerde duydunuz, belki birinin şaka yollu kullandığına tanık oldunuz. Ama bu kelime, sadece eğlenceli bir deyim değil — içinde hayatın sıcaklığını, insan ilişkilerinin inceliklerini taşıyan bir ifade.
—
Bir Kasaba Akşamı ve Hobidi Gırtlak’ın Başlangıcı
Kasabanın meydanında bir akşamüstüydü. Hava turuncuya çalıyordu, rüzgâr ekmek fırınından yeni çıkmış koku gibi sıcak esiyordu.
Mehmet, köyün marangozu, elinde talaş kokan ceketiyle kahveye girdi. Karşısında, elinde çay bardağıyla gülümseyen Elif oturuyordu.
> “Ne bu surat Mehmet? Sanki biri ‘hobidi gırtlak’ demiş gibi.” dedi Elif, gülerek.
Mehmet bir an durdu, kaşlarını çattı.
> “Ne o yine o kelime? Nedir bu ‘hobidi gırtlak’ senin diline pelesenk olan?”
Elif gülerek anlattı:
> “Çocukken babaannem öyle derdi. Bir işi yaparken acele eden, heyecanla ama dikkatsiz davranan birini görünce ‘hobidi gırtlak olma!’ derdi. Yani, düşünmeden, sabırsızca dalma işe!”
—
Erkeklerin Stratejik Yaklaşımı: Mehmet’in Düşünceleri
Mehmet için bu kelime, ilk başta sadece komik bir deyimdi. Ama Elif’in sözleri aklında yankılandı.
Marangozhanede çalışırken fark etti: Gerçekten de bazen “hobidi gırtlak” davranıyordu. Bir işi bitirme telaşıyla ölçüsüz kesiyor, sabırsız davranıyor, sonra düzeltmek için iki kat emek veriyordu.
> “Demek ki,” dedi kendi kendine, “hobidi gırtlak olmak sadece acele etmek değil, sabrın kıymetini bilmemekmiş.”
Erkeklerin çoğu gibi Mehmet de çözüm odaklıydı. Kelimenin anlamını öğrendiğinde onu hayatına bir strateji olarak kattı: Her adımı ölç, acele etme, düşünmeden hareket etme.
Onun için “hobidi gırtlak” bir uyarıdan çok bir yol haritası olmuştu.
—
Kadınların Empatik Yaklaşımı: Elif’in Duygusal Tarafı
Elif içinse bu kelime çok daha derindi.
Babaannesinin sesi, çocukluğunun mutfağında yankılanıyordu hâlâ.
> “Hobidi gırtlak olma kızım, önce bir dinle, bir hisset…”
Bu sözü her duyduğunda Elif, duyguların hızla geçip gittiği, ilişkilerin yüzeyselleştiği dünyada bir durma çağrısı hissederdi.
Birine kızmadan önce, bir şey söylemeden önce, bir karar almadan önce — bir nefes almayı hatırlatırdı “hobidi gırtlak”.
Kadınların dünyasında bu ifade, empatiyle, sezgiyle, ilişkisel bir dengeyle örülmüştü.
> “Bazen en güçlü adım, bir adım atmamak olur,” derdi Elif.
—
İki Farklı Yol, Aynı Farkındalık
Zamanla Mehmet ile Elif arasında bu kelime bir köprüye dönüştü.
Birlikte çalıştıkları günlerden birinde, Mehmet aceleyle keskiyi kaptığında Elif sadece gülümsedi:
> “Hobidi gırtlak olma, usta.”
Mehmet durdu, derin bir nefes aldı.
> “Haklısın. Hızlı olmakla doğru olmak aynı şey değil.”
İşte “hobidi gırtlak” tam da bu anlarda anlam buluyordu.
Bir sözcük, bir uyarı, bir tebessüm…
Ama en çok da kendini hatırlama haliydi.
—
Günümüz Dünyasında “Hobidi Gırtlak” Olmamak
Bugünün hızla akan dünyasında, hepimiz biraz hobidi gırtlak değil miyiz?
Bildirimlerin, hedeflerin, yapılacaklar listesinin içinde düşünmeden koşturuyoruz.
Durmayı, hissetmeyi, anlamayı unuttuğumuz her anda, bu kelime bize küçük bir aynadır.
> “Dur. Nefes al. Çünkü bazen en güzel şey, hemen değil, zamanla olur.”
Erkeklerin stratejik yönüyle kadınların empatik sezgisi birleştiğinde, “hobidi gırtlak olmamak” aslında bir yaşam felsefesi haline geliyor:
Sabırla ilerlemek, aceleyle değil; bilinçle, kalpten hareket etmek.
—
Son Söz: Sence Biz Ne Kadar Hobidi Gırtlak’ız?
Belki de “hobidi gırtlak” sadece bir kelime değil, hepimizin içindeki telaşlı çocuğun adı.
O çocuğu sakinleştirebilirsek, hayat daha anlamlı hale gelir.
Şimdi sana soruyorum:
Sen hiç “hobidi gırtlak” oldun mu?
Bir işi aceleye getirip sonra “keşke biraz bekleseydim” dediğin oldu mu?
Yorumlarda buluşalım.
Çünkü bazen en güzel hikâyeler, birlikte yazdıklarımızdır.